7 Kasım 2009 Cumartesi

Bir Memleketi kendine getirmek - II Medeniyetin Çekirdeği



     Her şeyin ölçüsü insandır ön kabulünden yola çıkmak gerekirse takdir edersiniz ki memleket insanlar olmadan bir taş yığını olur. Öyleyse insan bizim için -en azından bu konu için- medeniyetin çekirdeği sayılmalıdır. İnsan bireye , birey yurttaşa dönüşmedikçe bir memleketin selametinden bahsetmek söz konusu olamaz, olmamalıdır. 
     
    Bir memlekete nasıl yurttaş kazandırılabilir ? 
    
    Bireye yurttaşlık bilinci kazandırmak için tarih boyunca sıradışı yöntemler denenmiş , denenmektedir. Başlangıçta insanların kendilerinden kısmen ve / veya tamamen üstün tutmayı kabul ettikleri bir takım kimseler / zümreler, sonraları  kendilerine verilen bu önceciliği kimi zaman doğuştan gelen bir hak, kimi zamansa kazanılmış dahi olsa kaderin, tanrıların vb insanüstü bir kanaatin kendilerine bu hakların tanınmasında rol oynadığını sanarak  kendilerini bu öncecilikle bütünleştirdiler. Bu bütünleşme kendilerini toplumdan ayırmalarına , toplumu (kendileri gibi insan olan diğerlerini) farklı bir gözle görme , yönetme duyguları , metodları geliştirmelerine neden oldu. 


    - Önce bileklerinden el aldılar , güçlü olan diğerlerini korku ile yönetti. 


    - Sonra Tanrılardan el aldılar , yöneten kendini ve diğerlerini kendinden daha üstün bir karar verme mekanizmasının gücüne saygı duymak zorunda bırakarak yönetilenlerle  arasında korkudan farklı fakat korku ile karışık yeni bir bağ geliştirdi.


    - Resmi yalanlar söylediler. Bu yalanların en güzeli Augustus tarafından kendisine minnettar olan Publius Vergilius Maro'ya verilen  bir ulus ruhu yaratma görevidir. Vergilius Aeneis adlı destanını büyük usta Homeros'tan esinlenerek ve fakat duymuklara dayanmadan yani "uydurarak" yazmıştır. Amacı(ları) Roma halkına bir geçmiş vererek formel bir örgütün sağlam temellerini oluşturmaktı. Romalı yurttaşlar bu güzel yalana bayıldılar.


    - Cebir kullandılar. Atinalı Peisistratos yurda 3. dönüşünde beraberinde getirdiği paralı askerlerine kendisi halka konuşma yaparken gizlice silahları toplayıp meclis binasında bir odaya kilitlemelerini söyledi. Silahsızlandırılmış halka bundan sonra ülkenin kendi Tyrannosluğu ile yönetileceğini bildirdi.


    - Sonunda daha optimize yöntemler devreye alındı Cumhuriyet içlerinde en başarılı olanı gibi görünsede Drakon tarafından Atina'ya getirilen yasalar toplum içindeki dengeyi korumaya ne yazık ki yetmedi. Tarih özet bir tekerrür döngüsü oluşturdu ve sonraki 2 binde de benzer erk denemeleri bizi günümüze ulaştırdı.


    Bir bireyin , bir memleketin gerçek bir yurttaşı olması için yukarıdakilerden başka bir şey lazımdır. Öncelikle kendini yaşadığı coğrafyaya ait hissetmelidir. Sonrasında ise yaşadığı yerin kurallarını makul bulmalıdır. Bunlardan sonra eğitilegeldiğini de kabul edecek olursak -Eğitilmek her zaman akademik kariyer anlamına gelmeyebilir- birey elindeki bilgileri yargı potasına atar, eritir ve yaşadığı yeri sahiplenme güdüsünü ortaya çıkarır. Sahiplenme güdüsü beraberinde içtenliği ve vazgeçilmezliği getirir.


    Çok eski bir savaş kuralı vardır; bir şehri fethedecekseniz o şehirdeki her bir adama karşılık beş adamınız olmalıdır.  Doğru yetişmiş bir yurttaş ürettiği herşeye değer katar bu iğne de olabilir vatan savunmasıda ..